Adını duyunca birçok kişiyi hem ürperten hem de kendine çeken Giden Gelmez Dağları, Antalya – Konya arasında, Akseki ilçesinde yer alan, Orta Torosları oluşturan sarp kayalıklardan oluşan, efsanelere konu olmuş dağlardır.
Yamaçlarında Süleymaniye, Ceceler ve Değirmenlik Köyleri’nin kurulu olduğu dağlar, karstik yapılarıyla dikkat çekiyor. Üzerinde, birçok uçurum, obruk ve mağara bulunan dağların kayaları çok keskin ve sivri. Bu özellikleri nedeniyle tırmanması oldukça güç.
Zorlu doğasına dağ keçileri, geyikler ve bitkilerin uyum sağladığı engebeli dağların adı ile ilgili çeşitli söylenceler mevcut. Dağlara giden çoğu kişinin gerçekten de dönemediği söyleniyor. En çok bilinen hikayelere göre, civar köylerden, 15-20 kişilik bir grup, kış mevsiminde dağ keçisi avına giderler. Mola verdiklerinde, ateş yakarak dinlenmeye çekilirler. Ancak konakladıkları yerin altı, aslında mağaradır ve ateş buzları eritince mağaraya düşerler. Avcı grubun yanlarında giden köpek, köye geri dönüp acı acı uluyarak yardım ister. Şüphelenen köylüler, dağın doruklarına avcıları aramaya gider. Çöken yeri ve mağarayı bulurlar. Canlı kalan bir avcıyı kurtarırlar ancak grubun geri kalanına ulaşmak mümkün olmaz. Yine bir zamanlar avlanmak için dağlara giden bir grup köylünün yolda vurdukları geyikler, dağdaki obruklara düşer. Köylüler, “Yarın olsun alırız” diyerek evlerine geri dönerler. Ertesi gün dağa gittiklerinde, geyikleri obrukta bulamazlar. İçine bakmak isteyip atlayanlar, kayaların bıçak gibi keskinliği nedeniyle geri çıkamazlar. Sonunda yukarıdan sarkıtılan iplerle kurtarılırlar ancak gruptan bir kişi, obrukta can verir. Bu gibi daha birçok acı veren hadisenin dağlarda yaşandığı ve dilden dile aktarılarak günümüze kadar geldiği belirtiliyor.
Sarp ve yalçın görünümüyle tüyleri diken diken eden bir o kadar da heybetiyle görenleri etkileyen Giden Gelmez Dağları, tüm tehlikelerine rağmen yine de doğa tutkunlarını ve fotoğraf meraklılarını cezbediyor.