Antalya; Toroslara sırtını dayamış milli parklarıyla, adeta cennetten bir köşe niteliğinde. Sayısız zenginliklere ev sahipliği yapan milli parklar, kentin tarih ve doğa ile iç içe geçen etkileyici coğrafyasını, benzersiz bir şekilde gözler önüne seriyor. Maki toplulukları, çam, sedir, ardıç, meşe, köknar gibi ağaçlarla kaplı eşsiz tabiatları, zengin flora ve faunaları sayesinde kendine has birçok özellikler barındıran milli parklar.

Sayısız coğrafi güzelliğe ev sahipliği yapan turizm cenneti Antalya, zengin bitki örtüsü sayesinde birçok bitki ve hayvan türünün yaşam alanı oluyor. Şehirden uzaklaşarak huzurlu saatler geçireceğiniz tabiat parkları, doğanın sunduğu mucizeleri yakından keşfetmek, eşsiz renk cümbüşlerine şahit olmak, farklı canlı türlerini keşfetmek için mükemmel bir seçenek sunuyor. Doğa tutkunlarının yürüyüş, koşu, bisiklet, piknik, kamp, fotoğrafçılık, yaban hayatı gözlemciliği gibi türlü aktiviteler yapabileceği tabiat parkları, ziyaretçilerine her mevsim doğanın farklı güzelliklerini yaşatıyor.

640 km. uzunluğundaki sahil şeridine sahip bir yeryüzü cenneti olan Antalya’nın kıyıları, uçsuz bucaksız plajları, beyazdan altın sarısına geçiş yapan renkteki kumsalları, masmavi, berrak suları, el değmemiş güzellikteki koyları ile dikkat çekiyor.Tüm sahil şeridi boyunca denize girilebilen Antalya’nın, birçoğu dünyaca ünlü Mavi Bayraklı plajlarında, lüks ve konforlu konaklama seçenekleriyle üst düzey hizmet sunan otel ve tatil köyleri yer alırken, halkın ve kente gelen herkesin özgürce denize girebileceği ücretsiz ya da özel işletmelere ait olan plajlar da bulunuyor.

Güneşi, denizi ve yemyeşil doğasıyla Akdeniz’in en güzel destinasyonlarından biri olan Antalya, dünyanın her köşesinden sayısız ziyaretçiyi ağırlıyor. Bereketli coğrafyasında, bulundukları bölgelere hayat veren birçok su kaynağına sahip şehir, keşfedilmeyi bekleyen çok sayıda gizli güzelliğe sahip. Metrelerce yükseklikten aşağı düşerek gürül gürül akan şelaleler, etkileyici görsellikleriyle ziyaretçilerini benzersiz manzaralarla baş başa bırakıyor. Birçoğunun çevresinde yürüyüş, kamp, piknik, fotoğrafçılık gibi aktivitelerin yapıldığı şelaleler, doğanın içerisinde, huzurlu ve keyifli anlar yaşama imkanı sunarak, seyahat tutkunlarının en cazip gezi rotalarını oluşturuyor.

Çağlar boyunca birçok köklü uygarlığın yerleşim yeri olan Antalya, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle olduğu kadar benzersiz coğrafyasıyla da ziyaretçilerini kendine hayran bırakmayı başarıyor. Arazi yapısı, kayaçlarının sahip olduğu özellikler, yüksek debili akarsuları sayesinde Antalya il ve ilçelerinde çok sayıda kanyona rastlamak mümkün. Sayısız bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapan tabiat harikası kanyonlar, zengin ekosistemlerinin yanı sıra doğa ile baş başa kalmak isteyenlere de farklı alternatifler sunuyor. Büyüleyici manzaralarla karşı karşıya kalacağınız kanyonlarda, heyecan ve macera dolu saatler geçirebilirsiniz.

Kuzeyinde denize paralel uzanan Toroslarla çevrili Antalya, ortalama %77,8’i dağlık bir yapıya sahip. Akdeniz kıyılarının hemen gerisinden yükselen dağlar, 21.000 km² genişliğindeki kentin, önemli bir bölümünü oluşturuyor.Antalya Körfezi’ni tüm heybetiyle saran ve muhteşem bir görsellik sunan Beydağları, eski çağlarda ‘Tanrılar Dağı’ olarak nitelendirilen kutsal zirve Tahtalı, zirvesindeki antik kalıntılarıyla ünlü Musa Dağı, gizemli hikayeleriyle Giden Gelmez Dağları, tırmanışçıların gözdesi Kızlar Sivrisi, ‘Göller Diyarı’ olarak nitelendirilen Akdağ ve diğerleri…

Sayısız coğrafi zenginlikleri barındıran Antalya, masmavi denizinin yanı sıra olağanüstü güzelliklere sahip göl ve göletleri ile de dikkat çekiyor. Her biri ayrı ayrı gezilip görülmeye değer nitelikler taşıyan bu göller, huzurlu ve sakin atmosferleri sayesinde, yoğun iş temposundan ve şehrin karmaşasından uzaklaşmak, sessiz ve dingin bir ortamda doğa ile baş başa keyifli saatler geçirmek için ziyaretçilerine son derece ideal bir ortam sunuyor.

Doğal ve tarihi güzellikleri ile dünyanın en çok ziyaret edilen destinasyonlarından biri olan Antalya, Türkiye’de turizme açık mağaraların önemli bir kısmına ev sahipliği yapıyor.Mağaraların birçoğunda, yaşam döngüsü devam ederken binlerce yıllık devasa sarkıt ve dikitlerin yanı sıra yeni oluşumlar da göze çarpıyor.500 bin yıl öncesine ışık tutan Karain, Türkiye’nin mağaraları arasında en büyük giriş ve galeriye sahip Kocain, Türkiye’de turizme açılan ilk mağara olan Damlataş ve diğerleri.

Ziyaretçilerine sayısız aktivite seçenekleri ve tatil olanakları sunan Antalya, Türkiye’de yayla turizmi denilince ilk akla gelen destinasyonların başında geliyor. Kente gelen misafirlerin bir kısmı kıyıları tercih ederken bazıları da doğayla bütünleşerek huzur bulmak için yaylalara çıkıyor. Dağlık ve engebeli arazi yapısı nedeniyle, yüksek rakımlı birçok yaylaya sahip olan kentin, enfes coğrafi güzelliklerle kaplı yaylaları, ziyaretçilerine yılın her dönemi, eşsiz panoramik manzaralar sunuyor.